Hristiyanlık hakkında en sık yanlış anlaşılan konu Kutsal Üçlü Birlik inancıdır.
Kutsal Üçlü Birlik olan Tanrı inancıyla Hristiyanlar kesinlikle TEK TANRI’YA inanmaktadırlar. İsa Mesih doğana kadar ve doğduktan sonra İsrail Oğullarının da inandığı Tanrı bu Tanrıydı. Fakat Eski Ahit’te bunun gölgesi görülmekle birlikte aslında Tanrı ÜÇLÜ BİRLİK olan doğasını tam olarak Yeni Ahit’de Mesih İsa ile birlikte açımlamıştır.
Üçlü Birlik kesinlikle 3 farklı Tanrı değildir. Üçlü Birlik kelimesiyle kastettiğimiz tek bir Tanrıdır. Bu teolojik kelime ile Tanrı’nın doğasını anlatmaya çalışırız. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üç ayrı kişidir ancak tek Tanrıdır.
Modern inanışların ve hurafelerin iddia ettiğinin aksine etrafımıza bakarak ve felsefe metotlarını kullanarak Tanrı gerçeğinin farkına varabilir ve ispatlayabiliriz. Fakat Tanrı’nın kendi öz doğası gibi bilgilere ancak Tanrı tarafından gelen açımlama ve vahiyler sayesinde ulaşabiliriz.
Size Katolik Kiliseye Tanrı tarafından bildirilen Üçlü Birlik sırrı ile ilgili öğretiyi anlatmadan önce şunu söylemeliyim: Tanrı tarafından açımlanmış ve Kilise tarafından doktrinsel olarak hatasız şekilde belirtilmiş bu tür gizemler insan aklının tam kavrayışının ötesindedir. Bu gizemleri teolojik metodlar ile anlayabilir ve analoji yaparak bu gizemler hakkında mantık yürütebiliriz. Ancak haklarında verilecek maddi tüm benzetmeler yanlışlar ve kusurlar barındırır. Bu yüzden size hiç bir benzetme ya da örnek vermeyeceğim. Çünkü İsa Mesih İncil’de okuduğumuz kadarıyla -Kutsal Üçlü Birlik konusu hariç- her şeyi benzetmelerle ve örnekler vererek anlatmıştır. Fakat Kutsal Üçlü Birliğin ise ne olduğunu söyledi ama nasılını anlatmadı ve dünyevi benzetmelerle açıklamadı. Konuyu ondan daha iyi bilemeyeceğimize göre bizim de dünyevi örnekler vermememiz akıllıca olacaktır. Aziz Athanasius da böyle düşünmüş olacak ki iman ikrarında hiçbir örnek vermemiştir.
Üçlü Birlik konusunu anlayabilme ve anlatabilmedeki yetersizliğimizi bize en iyi şekilde gösteren Aziz Augustinus’un şu hikayesidir:
Augustinus “De Trinitate” adlı eseri üzerinde 30 yılı aşkındır çalışmaktadır. Bir gün kafasını toparlamak için sahilde yürümeye karar verir. Üçlü Birlik gizemini anlamak ve anlatabilmek için tefekkür ederek yürümeye başlar. O sırada kumsalda, deniz ile kuma kazılmış bir çukurun arasında, elinde bir deniz kabuğuyla koşturan bir çocuk görür. Çocuğa yaklaşır ve “Ne yapıyorsun evladım o kabukla?” der. Çocuk “Denizi şu çukura doldurmaya çalışıyorum” der. Aziz Augustinus “Evladım bu imkansız, hiç koca deniz o çukura dolar mı?” der. Çocuk ise yaptığı işi bırakıp ona bakar ve “Benim denizi bu çukura doldurmam senin sınırsız Üçlü Birlik gizemini sınırlı aklınla kavramaya çalışmandan daha imkansız değildir” der ve ortadan kaybolur. Bazıları hikayedeki çocuğun Rab’bin meleği olduğunu söylerken bazıları ise onun İsa Mesih olduğunu söylerler.
Anlayacağınız az sonra vereceğim bilgiler akıl tarafından asla tam olarak kavranamaz, ancak iman ile kabul olunabilir ve teoloji ile açıklanabilir.
Daha önce söylediğim gibi insandaki tek kişinin aksine Tanrı’da üç kişi vardır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh. Bunların hepsi eşit şekilde Tanrıdır, ezeli ve ebedidir. Baba ve Oğul denmesinin sebebi birinin birini “fiziksel olarak doğurmuş” olmasından ya da inancımız hakkındaki sapıkça iftiraların iddia ettiği gibi Tanrı ile Meryem Ana’nın cinsel ilişkisi sonucu İsa’nın doğmasından kaynaklanmaz. Tanrı zamanın da yaratıcısıdır ve zamanı yaratmadan önce de, yani ezelde de vardı. Zamansız ve sonsuz bir düzlemde var olan Tanrı’daki Oğul şahsı herhangi bir “zamanda” Babadan doğmamıştır. Fakat Oğul biricik oğul olmuştur, Kutsal Ruh ise Babadan ve Oğuldan gelir.
Peki Baba, Oğul ve Kutsal Ruh kimdir ya da nedir?
Oğul “biricik oğuldur” aracılığıyla tüm kainatın yaratıldığı, TEK ve MÜKEMMEL TANRISAL SÖZDÜR. Akla sahip varlıklarda aklın iki gücü vardır: idrak ve istek (irade). Tanrı’da parçalar olamayacağı için Tanrı’nın varoluşu, aklı ve iradesi birdir, aynı şeydir. Ama Tanrı idrak kabiliyeti ile bilir iradesi ile değil. Bu bilme kendi varoluşundan ayrı değildir yani iki Tanrı yoktur ama Tanrı’nın kendini bilmesi (ve dolayısıyla tüm kahinatı bilmesi; çünkü varoluşun kendisi Tanrıdır) eyleminden kaynaklanan kişi Oğuldur. Bu eyleme teolojide “evladı olma” (Lat. filiatione) denir. Bu yüzden Oğul Babanın biricik oğludur deriz ve gene bu yüzden birine Baba birine Oğul deriz. Çünkü Tanrısal Söz, Baba Tanrı’nın biricik Oğludur. Söz derken aslında Oğul, Tanrı’nın tüm düşünceleri ve tüm sözleridir.
Kutsal Ruh ise Tanrı’nın iradesinin kainatımızda vuku etmesini sağlar. Tanrı iradesi ile ister ve sever. Önceden dediğimiz gibi Tanrı’nın varoluşu, aklı ve iradesi bir olduğu için ve iradesi sevmek olduğu için “Tanrı sevgidir” deriz çünkü varoluşu ve iradesi birdir. Ancak bu irade kendi varoluşundan ayrı olmasa bile yani iki ya da üç Tanrı olmasa bile Tanrı’nın kendini istemesi ve sevmesi (ve dolayısıyla Oğul’u ve tüm kahinatı sevmesi) eyleminden kaynaklanan kişi Kutsal Ruh’tur. Bu eyleme teolojide “ruhlaşma” (Lat. spiratio) denir. Doğanın ve bizim Tanrı’nın isteğine göre hareket etmemiz Kutsal Ruh sayesinde olur. Eğer bir kişi Tanrı’nın isteğine göre hareket ediyor ve yaşıyorsa onda Kutsal Ruh vardır, yoksa yoktur. Kutsal Ruh aynı zamanda Baba ile Oğul arasındaki sevgidir. Zaten Baba sözü olan Oğulu sevmiştir ve bu sevgi vasıtasıyla tüm kainat yaratılmıştır. Yaratılış kitabında engin karanlıklarla kaplı evrende “suların” üzerinde dalgalanan RUH bu ruhtur. Tanrı sevgidir ve kendi Üçlü birliği içindeki sonsuz mutluluğa ortak olmamız için sevgisinden bizi ve tüm evreni yaratmıştır.
Oğul, Kutsal Ruh’un kudreti ile beden aldı ve Meryem Ana’dan doğdu. Söz, insan doğası alarak insan oldu. Böylece kendi düşmüş günahlı doğalarından insanları kurtararak onlara Tanrı çocukları olma hakkını verdi. Aziz Athanasius’un dediği gibi “Tanrı insan oldu ki insan tanrı olabilsin”. Burada bahsedilen tabii ki bizim Tanrı’ya denk olmamız değil fakat onun çocukları olarak kutsallaşmamızdır. SÖZ beden alarak bizden biri oldu ve maddesel dünyada Davut soyunun kanını taşıyarak biz insanlarla akraba oldu. Böylece biz insanların Cennet Krallığını yani Tanrısal kutsallık, bilgi ve mutluluğu miras olarak almamız sağladı. Tanrı’nın insan doğasını alması gerçek insan haysiyetinin temelini oluşturur. Çarmıhta ölümü ile ölümü yendi (çünkü Tanrı ölemez) ve bizler için de ölüm gerçeğinin doğasını değiştirdi. Ölümden ve günahtan kurtuluşun bu şekilde olması Tanrı için bir gereklilik değildi ama insan haysiyeti açısından ‘en uygun’ şekli buydu.
Bu yüzden İsa Mesih tamamen Tanrı ve tamamen İnsandır. İsa Mesih’in şahsının doğası ise farklı bir konudur ve onu şimdi anlatmayacağım. Ama kısaca özetlemek gerekirse:
- İnsan tek bir varlıktır. Tek doğası vardır. Tek Kişidir.
- Tanrı tek bir varlıktır. Tek doğası vardır. Üç Kişidir.
- İsa Mesih ise tek bir varlıktır. İki doğası vardır (Tanrı ve İnsan). Tek kişidir.
Tanrı tektir ama üç şahıstır. Baba Tanrıdır, Oğul Tanrıdır ve Kutsal Ruh Tanrıdır ama Baba Oğul değildir, Oğul Kutsal Ruh değildir ve Kutsal Ruh Baba değildir. Hepsi eşit derecede yücedir. Ancak üç Tanrı değil tek Tanrıdır. Üç yüce değil tek yücedir.
Tanrı’nın bu Üçlü Birlik olan doğası kısaca budur. Ancak akılla tam olarak kavramak mümkün olmadığı gibi basit örneklerle açıklamaya çalışırsak bir çok yanlışa ve hatta sapkınlığa düşebiliriz. Bu yanlışlara düşmemek adına tarih boyunca geliştirilmiş bazı sapkın öğretileri sıralamamız gerekir. Bazen doğruyu en iyi anlama yolu yanlışı göstermektir. Sapkın ve hatalı öğretiler şunlardır:
1.Tritheizm: Bu sapkın öğreti inancımızdaki tek Tanrı’daki üç kişiliği ayrı ayrı Tanrılar olarak görür. Bu yanlış ve sapkındır, hem Mesih’in söylediklerine hem de Eski Ahit’e aykırıdır. Öncelikle toplumumuzda en yaygın olan İslam inancında iddia edildiği gibi Tanrı’ya “üç taneden biri” demeyiz. “İsa Mesih Tanrıdır” diyerek Tanrı’ya şirk koşmayız çünkü demek istediğimiz “İsa Mesih’te bir Tanrıdır” değildir. İsa zaten Tanrıdır ve şöyle demiştir, ‘Baba ve ben biriz’ (Yuhanna 10:30). Hristiyanlık inancında Hindu inancındaki gibi (Brahma, Vişnu ve Şiva) ya da Mısırlıların inancındaki gibi (Osiris,İsis ve Horus) gibi “üçlü tanrılar” inancı yoktur. Sık sık yapılan kabuğu, beyazı, sarısı ile yumurta benzetmesi bu yüzden hatalıdır.
2.Modalizm: Bu sapkın öğretiye göre Tek Tanrı’da aslında tek kişi bulunur. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh sadece basit sıfatlardır. Fakat gerçek Hristiyan inancında Baba,Oğul ve Kutsal Ruh tek Tanrı’nın farklı yüzleri, kendini farklı biçimlerde gösterme şekli DEĞİL, gerçekten üç ayrı kişidir. Bu görüş İsa Mesih’in insan doğasını tamamen görmezden geldiği için çarmıhtaki kurbanı da reddeder konumdadır. Bu yüzden Üçlü Birlikle ilgili en tehlikeli ve en hatalı benzetmelerden biri “su” benzetmesidir. “Su, buz ve buhar hepsi H²O’dur ama farklıdır” gibi bir benzetmeden rahatça bu yanlış sonuca varabilirsiniz. Zira su buza, buz da buhara dönüşebilir. İşin sonundabir tek H²O vardır. Ancak Kutsal Üçlü Birliğin şahısları tamamen farklıdır. Baba Oğul değildir ve olamaz, Oğul Kutsal Ruh değildir ve olamaz, Kutsal Ruh ise Baba değildir ve olamaz. Ayrıca bu sapkınlığa göre Tanrı Eski Ahit zamanlarında “Baba şapkasını” takmıştır, 33 Yıllık hayatı boyunca İsa Mesih’de “Oğul şapkasını” takmıştır, Pentekost günü havarilere inerken “Kutsal Ruh şapkasını” takmıştır. Bunlar teolojik olarak tamamen yanlış ve sapkın görüşlerdir.
3.Üniterianizm: Bu görüşe göre aslında Tanrı tek kişidir ve Oğul ile Kutsal Ruh aslında yaratılmış ve ondan farklı kişiliklerdir. İznik Konsili, Arius’dan çıkan bu sapkın görüşe karşı toplanmıştır. Arius İsa’nın ilk yaratılmış en ulu varlık olduğunu savunmuştur. Oğul’un yani İsa’nın Tanrı ile benzer ama aynı olmayan bir öze sahip olduğunu savunarak aslında Tanrı dışında küçük ilahlar yaratan bir görüştür. Gerçek Hristiyanlık inancında Baba, Oğul ve Kutsal Ruh aynı öze, Tanrısal Öze, sahiptir. Uniterianizm sapkın görüşünün Hristiyanlık ile alakası yoktur ve reddedilmiştir. Güneş benzetmesi de bu yüzden hatalıdır, Güneşin ısısı ve ışığı güneş tarafından kaynaklanır.
4.Subordinasyonizm: Bu tür görüşlerin bazılarında Oğul’u Kutsal Ruh ya da Kutsal Ruh’u da Oğul yaratmıştır. İlk yaratılanı ise Baba yaratmıştır. Bu ve üniterizm sapkınlıklarını kullanan Yehova Şahitleri gibi sapkın tarikatlar devam etmektedir.
Ayrıca bu saydıklarımın alt görüşleri de vardır. Örneğin Baba ve Oğul’u iki Tanrı olarak kabul eden ama Kutsal Ruh’un Tanrılığını inkar edenler vs. vs.
Bu hatalı görüşleri saydıktan sonra Tanrı’nın ne olmadığını biliyoruz. Ne olduğu bilgisi, yani Üçlü Birlik oluşunu, Üç Kişi ve tek varlık oluşunu ise akıl ile ‘tamamen kavramak’ imkansız iken iman ile kabul edilebilir ve teoloji (mantık-felsefe ve vahiy) ile açıklanabilir durumdadır. Aziz Augustinus’un dediği gibi “Anladıkça inanıyorum, inandıkça anlıyorum”.
Mesih’in selameti sizinle olsun.
Augustinus Demirbaş, O.P. (2015)
Güncelleme 2019